19 Kasım 2015 Perşembe

Eskici Geldi Hanım.

         Eski eş, eski sevgili. Adı üstünde eski. Bir eş için veya bir sevgili için söylenebilirken, kullanabildiğimiz her şeye eskidi eski diyebiliyoruz değil mi ? Eski anne, eski çocuk , eski abi, eski baba vs. Olmuyor. Yan yana gelince sıfat tamlaması gibi dursa da belirtisiz tamlamaya özenen kelime öbekleri gibi duruyorlar. Öyleyse kullanamadığımız ve değişimi mümkün olmayan şeyler de sarsılmaz ve eskiyemez. Eşler ve sevgililer kullandığımız bir eşya mı yani ?

         Geçen gün bir arkadaşımla sohbet ederken "Ya Black ilişkinin heyecanı bittiğinde başından atabileceğin adamlar lazım hayatta.Gezeceksin tozacaksın, nişanlanacaksın belki. Ama bütün tadı kaçtığında attığımız şekerli sakız gibi kolayca vazgeçebileceksin." Huuuhh Boyundan büyük konuşuyorsunuz bayan Şelly diyebildim anca. Boyu bana nazaran baya kısa olduğu için söyledim bunu :)

         Sizinde kendinizden kısa insanlarla yürüme fobiniz var mı ? Basıyorlar beni sanki. Kısacık kısacık adamlar hatunlar. Devler ülkesinden kaçmış gibi hissettiriyorlar bana. Kaldı ki kolay kolay arkadaş seçimlerim benden kısa insanlar olmaz. Şelly baya bir istisnaydı. Onun Beyni geri kalan cm boşluğunu kapatıyordu :) Ama yinede yürürken yan yana, mutlaka aramıza kısalığının göze batmayacağı mesafede yürütüyorum onu :) İçinden bana küfürler yağdırsa da buda benim gereksiz ayrıntıcı uğraştırıcı çekilmesi zor huylarımdan biri.


         Akrep burcuyum ben. HEr bir özelliğini ayrı ayrı taşırım. Kimisini sevmem, kimisine hayranımdır.Zira Yeniden doğsam yine akrep olmak isterim. Neyse Şellciğimin bu mevzusunu Doktor beyciğime lanse ettim. Bir beyin fırtınası yapak dedim :P

         -Doktor, ilişkiler şekerli sakız gibidir, benzetmesi sence ne kadar doğru ?
         - O nereden çıktı ki şimdi ? O tarz bir ilişki sadece oyuncaklarla oynamaya benzer. Sende öyle bir yapı sezinlemedim hiç. Başka arkadaşlarının düşünceleri, sorunları için söyle kendileri bir zahmet kıymetli totolarını kaldırıp randevu alsınlar Black!
         -Doktorcum neden Dellendin şimdi sen ? Tamam benim fikrim değil tabi ki Medyum memişim. Sohbet esnasında gelişen bir konuydu bende senin fikrini almak istedim sade ve sadece.
         -Kızgın bir ses tonundan ürken, ürkek, içine kaçan ve kapanan bir kadın olman ve bunu hala aşamamış olmam beni delirtiyor asıl bayan.
         -Bazı alışkanlık haline gelen travmalar üstünde çalışmanız için denek olcamm :)
         - Sorduğun soruya açıklık getirip bu konunun üstüne gideceğim. Bazı insanlar karakteristik yapıları gereği, üstünlük ve kullanma güdüsüne sahip doğarlar. Değiştirilmeye çalışılsa dahi ufak bir odanın içinde 2 kanepeyi yer değiştirmek gibi saçma ve gereksiz bir çaba olur. Sadece bastırılabilir bir dürtüdür bu. Oda sahibine artık eziyet vermeye başlamış ise. Bu tarz kişilikte ve yapıda olan insanlar için öncelik her zaman ve her an kendisidir. Bencillik bolca baş gösterir. Çünkü histerik yaklaşımlarda kendisini düşündüğünden karşı tarafın his ve görüşleri ikinci plan dahilinde bile değildir. Ben ve ben diye ilerleyen bir ilişkinin kaymağını yiyip kalan sütü dökmek tabi ki onlara normal gelir. Hayatın eğlenceden ibaret olduğu fikri Dna'sında kodlanmıştır. Daha doğrusu kendi eğlenceleri diyelim biz ona. Yani böyle insanlarla yaptiğin dostluklarda baskın karakter olmaz isen kullanılmaya üzerinde hamle yapılmaya başlanırsın. Öyle insanlar için tabi ki Aşk kolayca elden çıkarılabilen bir yapıdır. Anlaşılmayan bir şey var mı ?
         -Ben baskın bir karakterim ki o halde ŞellyLe uzun süreli bir arkadaşlığımız var . Öyle mi ?
         -Baskın bir karakterin var evet. Öyleki Kendi kendini bile bastırmışsın.
         - Kaynar suya mı ? :) Ufaltmış mıyım :) ?
         - Şu şakaların da olmasa, çekilir değilsin!
         - Huh deli doktorum bile beni çekemiyorsa, öleyim :D

         -Blackk !
         -Kedidir o kedi :)

                                       





7 Kasım 2015 Cumartesi

İyiKi Doğdun Gördun mü 25 Oldun.. :)

          Şaka mı bu ya Ne zaman bu kadar büyüdüm ben. Harbi harbi bu gün 25 oldum. 26 dan gün bile aldım yani. Ne demiş Şair yaş 25 yolun yarısı eder. 35 miydi yoksa ? Fazlamı alınganım :S Yaşlılık sendromuna girdim ya la :S

         Bir gün buraya 35 de oldum yazar mıyım acaba.  Büyümek, olgunlaşmak,yaşlanmak. Ben sanırım olgunlaşma evresindeyim. Armut muyum ben ya (!) Kabul etmiyorum ben bu olayı. İçim daha Çocuk benim.  Doğum günümü kutlayan ilk Google oldu. Sağol be hacı :)))


21 Ekim 2015 Çarşamba

Her şey Ankastre..

          Normalliğin dibine vurmuş her şey, yaşanmış hiç bir şey kalmamış. N'aptın bana diyorum. Hafızanı sildim diyor pişkin pişkin. Sen nasıl Doktor oldun ya, kasaptan mı aldın bu diplomayı dediğimde hala sırıtıyordu. O kadar iyi bir doktorum ki içinde ki acıyı söküp aldım diye yanıt verdi.

          Haklıydı benden başka bir ben çıkarttı. Benim bile varlığını bilmediğim bir ben öyle ki varlığından bihaberdim. Şimdi dönüp  geçmişe baktığımda harabeden başka bir şey göremiyorum. Nasıl olur da bu kadar harap harabe edebildim kendimi şuan hissetmediğim bir acının karşılığı olarak.
          - Çok mu sevdiğini sandın.
          - Sanmadım gerçekti. Çok derin sevdim.
          - Şimdi nerede derinlik.
          - Üstüne beton döktük ya o derinliğin.
          - Kimle döktün (Ay gülüşe ! )
          - Suç ortaklarımı sayamam. :)
          - Aslında sevgi aşk bir anlık olaylar heyecan adrenalin hormonlar cart curt. 1 ay  3 ay. Sonrası aslında tamamen bağımlılık. Sanıyorsunuz ki sadece keyif veren kimyasallar bağımlılık yapar. Aşk da keyif veren bir olay ilk aşamada sonra o kimyasallar gibi içten çürütür kalbi, bedeni ve mantığı.Bir eroinman nasıl ki arınma yaşarken yoksunluk hissi yaşar kriz geçirir. Sende bana yoksunluk zamanında geldin. Aslında sende bir aşk'keştin. ,Yavaş yavaş aydınlanma yaşadık sonra farkındalık sonra da arınma. Aşkkeş ile madde bağımlılığının tek farkı nedir biliyor musun?
          - Biri Damardan diğeri doğrudan kalpten mi alınıyor :) Farkı bu mu?
          - Bak şu an bir dönem yandığın yakındığın olayla dalga geçer pozisyondasın. Madde bağımlıları arındıktan sonra yaşadıklarından ders alır ve olabildiğince uzak durur aynı çukura düşmekten. Ama aşkkeş'ler yine yeniden defalarca düşer bu çukura. Şimdi Black bu çukurlardan çokça göreceksin içinde bi dolanıp çıkmak isteyeceksin , bi kere daha aynı hisleri yaşamak isteyeceksin. Çukurların başına levhalar koy. Asla düşmek yok!! .  Gir gez dolaş heyecanlan, asla düşme. Telkinler boş gözüke bilir ama asla boş değildir.
          - Emredersiniz komutanım :)
          - Tamamdır o halde bu hafta ki bölümün sonuna geldik. Yine bekleriz ufaklık ! :) (Eşşek)

Ufaklık dedi adam ya. Bildiğin subliminal mesaj verdi. Acımadı ki acımadı ki :)
 

                                    

"Allah der ki, kimi benden çok seversen onu senden alırım. Ve ekler: Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım. Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur. Aklın şaşar dostun düşmana dönüşür. Düşman kalkar dost olur. Öyle garip bir dünya! Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin. Şaşmam dersin şaşarsın. En garibi de budur ya, öldüm der durur yine de yaşarsın." 

 Hz. Mevlana

21 Eylül 2015 Pazartesi

Söyleyemediklerimiz..

          Oysa en Çokta söyleyemediklerimiz, yapamadıklarımız yakar canımızı değil mi? Bari şunu da şöyle yapsaydık da ondan sonra bu sonuçlar meydana gelseydi. Keşke içimizde ukde olarak kalmasaydı da, bizde oh ne iyi yaptık eğlendik sonuçlarına da razı geldik diyelim.
          Olmuyor ama hiç bir zaman hiç bir şeyi tam yapamadım. İster şartlar ister imkanlar de . Ne dersen de bunun adına. Hiç bir zaman tam olamadım. Hep bir yandan eksik kaldım. Bir Sofraya oturmuşta her şeyin tadına bakayım derken ilk lokmada boğazım düğüm düğüm olmuş.
          Misal hiç kana kana eğlendiğimi hatırlamam. Kana kana gülmüşümdür, attığım kahkahalara hayran olur bi kısım insan. Ama ne kadarı eğlenmek.
          Sitem ettiğim Zaman ise duyduğum tek cevap "" Sen bi annesin."" 
Eee ben bir anneyim. Mükemmel olamasa da çocuğuna 4 elle sarılabilen sevgisini son damlasına kadar hissettirebilen bir anneyim. Ama anlayamadığım şey de bu. Anneyim diye eğlenme hakkımı doğum masasında mı bıraktım. "Babasız bir kız çocuğu yetiştiriyorsun ama sen" de deme bana. Bir Babası olmaması belki Onun en büyük eksik tarafı olacak ama bunun eksikliğiyle yaşamayı öğrenecek. "Büyüsün Ana-Kız eğlenirsiniz" Bana mı güvenmiyorsunuz da el kadar bebe büyüdüğünde onuda yanıma katıp salacaksınız beni. 
          Ah be gözünü sevdiklerim. Bu devirde boşanmak zor değil. inan ki değil.  Bu devirde boşandığın zaman insanların sana yaftaladığı şeyleri kafadan silmek zor. Bu baban olduğunu düşünürsen daha zor. Saçının teline zarar gelse dünyayı yıkabileceğin bir adam ve onun kafasında yıkamadığın bi ton klişe takıntılar. Neyse ki Evimiz Güneş alıyor :)





10 Nisan 2015 Cuma

Unutmak Sevmekten Daha Zor Geliyor..- Kim Demişse Halt Etmiş..

          Geçenler de aldığım bir mail üzerine bu yazıyı yazmayı boynuma borç bilirim :)
"O dev aşkına ne oldu ? Ne çabuk unuttun ? Kendini sorguladın mı?"

          Napsaydım arkadaşım, intihar mı etseydim ? Jilete mi vursaydım her bir yanımı?
          Tabi çok çok zorlandığım zamanlar oldu. Geceleri hıçkıra hıçkıra böğürdüm, uykularımdan ağlaya ağlaya uyandığım da oldu. Yeter bu acıya dayanamıyorum deyip bayıldığım da oldu.
          -Bu acı tam olarak nerdeeeee ?
          Soyut bir acıdansa, somut bir acıyı tercih ederim deyip kendimi elimde bıçak cesaret beklerken bulduğumda oldu. Son noktam oydu zaten. Bizimkilerin beni doktor civanıma götürdüğü son yudum su oydu.
          Evet kafayı yiyecektim. Evet acım çok çok derin ve sancılıydı. Ama ölene kadar yas mı tutacaktım?Yapamazdım ki! Bir kızım vardı ve tekrar normale dönmeliydim. Döndüm de.Belki tırtıldan , kelebeğe döndüm. Belki bülbülden kargaya dönüştüm. Bilmiyorum.Ama kalktım düştüğüm bok çukurundan. Bata mıydım ?
          Kendimi hiç bir zaman sorgulamadım. Doğru mu sevdim yanlış mı sevdim. O'nada hiç bir zaman öfkelenmedim. Kızmadım. Nefret etmedim. Hiç bir insan, hiçbir adam-kadın aileden üstün olmaz..!  İşte o yüzdendir ki her şeyi akan suya bıraktım. KEndimi, acımı, kurduğum hayalleri, ettiğim duaları.
          Şimdi bana neden unuttun vazgeçtin, demek ki gerçekten sevmedin, diye gelmeyin. Ben defterimi dürdüm. Kaldırdım. İçimden okkalı okkalı küfürler çıkarttım. Sıçtım ,sıvadım.
Rahatladım. ve unuttum. Unuttuğum şey O'muydu. Anılar mıydı? Bilmiyorum.Ne olursa olsun artık canım yanmıyor. Ruhum daha uçuk. Daha Ferah.
       

          Sizi plaza gibi öpükledim :*



* Her güzel şey bitmeye mahkumdur. 
**Aşk'ı yavaş tüketin.


25 Mart 2015 Çarşamba

Ya ?

          Yağmurun yağışına aldırmadı adam, Güldü geçti kaçışan insanlara. Ne kadar aptallardı. Nasıl kaçılırdı ki yağmurdan. Sevdiği kızın adı da Yağmurdu. Ona bulandığında da aynı şapşal gülümseme olurdu suratında.
         
          Kokusuna bulandığında, yada tadına. Her zaman gülümserdi. Çikolata yiyen çocuk gibi.

          Islandı yağan yağmurun altında, oh dedi Aşk varmış.
                                                                                                Ya olmasaymış...


18 Şubat 2015 Çarşamba

Hadi Gülüm Yandan Yandan..

         Sizin hiç Terapist'iniz oldu mu ? Benim oldu. İyi ki de olmuş hayatımın şekeri fazlaymış Tuzu azmış. Onu gördük, öğrendik. Haftada Bir olmak suretiyle  gittiğim terapimin doruk noktalarını sizinle paylaşmaktan onur ve gurur duyarım :))
          Ve başlıyorum..

Hadi dedi çıkıyoruz.
         -Bu gün senden başka hastam yok.
         -Benim size hasta olduğumu da mı anladınız.. Bir medyum olmanız lazımdı (kıkırdak bir gülümseme)
         -Araziye çıkartıcam seni.
         -Arazi ? Hıııı ? Köpek miyim ben ?
         - :) (çılgın bir gülümsemesi var arkadaş) Seni dışarı da açmayı planlıyorum.
         - Şimdide Kabak çiçeği gibi açıcam diyorsuunnnn.. (ha ha :) )
         - Hadiii. Azıcık sus.

         Tabiki susmadım :)) Son zamanlarda beceremediğim tek şey susmak. Arazi dediği de işte dışarıda beni gözlemleyecek miş miş. İstanbul da yaşıyor olmama rağmen çoğu yerine gitmedim. Hatta çoğundan da çoğu. Daha önce gitmediğim bir semtte Bir cafeye geçtik. notebook'unu çıkarttı.


         -Hadi bu gün senin utangaçlığını yenelim
         -Yenelelim tabi de burda nasıl yenecem onu soyun deme bana sakın :)
         -İyi fikirmiş aslında :) ( Gözümdeki korkuyu görecek olmuş ki toparladı ) Hayır Hayır :)
Şimdi Gözüne birini kestirip yanına gidip iki arkadaş muhabbeti kurmanı istiyorum. Bunu yaparken de hiç bir kızarma bozarma görmek istemiyorum. Sıkı durmaya çalışmalısın.
         -Ama amaa. Doktor civanımm ne diyosuunn sen. Valla manitası çıkar gelir. Kan çıkar. O kadar diyorum.
         -Kahvem bittiğinde adını, ne iş yaptığını , bu gün burada ne aradığını öğren. Sonra başka yere geçeceğiz.

         Hay eşşeğin şeyii dedim içimden :))

Kahvesi gelmemişti daha bende gözüme yakışıklı çocuk kestirmeye çalıştım. Buldum daa.

         - Merhaba
         -meraba ?? ( bön bön bir surat  :))) )
         -Öncelikle biraz sonra wc den veya kapıdan çıkıp gelecek azılı bir sevgilin var mı onu sorayım?
         - Hayırdır yaaa? Yok noldu ki ?
         -Bak şimdi benim kendi mi TErapistime kanıtlamam lazım. onun için bi kaç sorum var sonra gidicem.
         - ŞAka mısın sen ?
         - Yo valla deilim. Annem de öle düşünüyormuş doğduğum da ama gel gör ki deilim.
         - :) Hay Allahım sor bakalım.
         - hıı öncelikle adın nedir.
         -Hüsamettin cindoruk.
         -Şaka mısın sen :)) ?
         -Böyle şakaya böle cevap ( Sanırım bir atasözünü lanse ettirmeye çalıştı ama anlamak istemiyorum)
         - Pekiii Bu gun neden buradasın ?
         - Gazozuna ilaç attıracak insanları beklıyorum.
         - Olduuu o o o  zaman !! Ben son sorumu sorup kaçıyorum. Amannn gidiyorum yani. Ne iş yapıyorsun?
         - Boş zamanlarımda insan kesiyorum. Dolu zamanlarımı sen düşünmee.
         - (Bön bön bakan ben oldum.). PEkiii Saolasın kardeeeşşşş..
                            ( Koş koş koş koş )
Doktorum terapistim hadi kalk gidelim. Buralar bize göre deil...

*Bu arada bu yaşadığımız araziye çıkma olayları bana Başka şeyler çağrıştırmıyor da değil hani.
Bir yazıda okumuştum onu buradan okuyabilirsiniz tık tık.
** Bindik bir alamete çıkıyoz kıyamete..