24 Temmuz 2014 Perşembe

Bir Sayı Söyle...

         Lisedeyken bir ara Mehmet Coşkundeniz fırtınasına yakalandık bütün bir grupça. Tabi bizim zamanımızda gruplaşmalar vardı. Bir grup diğer gruptan biriyle konuştuğunda grup üyeleri kıskanır olay çıkartırdı. Ne çektim ben yaa. Sınıfın güleç, öğretmenlerle makarası sağlam bi ben bide  bi çocuk vardı şuan adını hatırlayamadığım :) Dolayısıyla kızlarda sürekli bir haşır neşir olayım durumları vardı. Tabi bizim grubun kızları da olası durumlar için saldırıya açıktılar.
         Konumuz bu değildi ayrıca :) Nereden geldiysem bu yöne. Mehmet'in(çok benimsedik ondan bu rahatlık) kitapları damgasını vurmuştu o dönem bize. Bildiğin deli divane gibi, ekmek su gibi okuyorduk adamı. Tabi kim kitabı önce aldıysa şanslıydı popülerdi :)
          Daha önce bahsettim mi bilmiyorum Babam bi fabrikada hayvan ilaçları için formül hazırlıyordu. Yeni kitap çıkınca hemen sekreteri arayıp "Yasemin abla not et babam kitapçıya uğrasın Mehmet Coşkundeniz'in kitabı çıkmış. Akşam gelirken alsın." Ve o kitap akşam gelirdi.Heyecandan uyuyamazdım.Yarın kızlarla kitabı kurcalayacaktık yorum yapacak ve yine kafamızdan rakam söyleyip çıkan sayfadaki yazıları kendimize yontacaktık. En eğlenceli kısmı da buydu. Kitap gelirdi kapağını dahi açmaz çantaya atardım. Çünkü bu benim değildi sadece, bizimdi.Hiç bir zaman öncelik tanımadık kendimize. Beraberce incelemeliydik.
         Sabah olunca koşa koşa okula gidip sürpriz diye çıkartırdım kitabı, o anki sevincimizi, mutluluğumuzu bulamıyorum şimdilerde hiç bir dostlukta. Neyse. Sınıfa geçtikten sonra ilk kim sayfa söyleyecek diye bir kargaşa çıkardı. Ben hiç öne atılmazdım. Zaten normalde de hayata dahil olmaktansa izlemeyi daha çok severim. Onların o heyecanlı, hararetli konuşmalarını izlemek çok çok büyük bir keyifti.
         Sayfalar açılır, okunur ya mutlu olunur yada hüzüne boğulurduk. O yüzden çok ayrı bu Mehmet'in kitapları bende. Lise bittikten sonra bir daha okuyamadım. Elim gitmedi. Yüreğim el vermedi.
         Şimdi ben sizin için bir sayı tutuyorum ve çıkan yazıyı size armağan ediyorum. Eski günlerin hatrına.

"Bıraktım suskunlukları bir yana bağırıyorum. Boğazımı yırtarcasına haykıra haykıra bağırıyorum. 

Sana sevdamı anlatıyorum. Yüreğimi ihbar etmekten korkmadan içimdeki deli dolu coşkuyu saklamadan heyecanın en büyüğünü yaşayarak her haykırışım da çoğalarak anlatıyorum. 

Sensizliğin beni boğduğu zamanlara inat cesurca yürüyorum aşkın denizinde. Ne ihanetler var ne yalanlar o sonsuz mavilikte. Senin yüzün senin tenin senin gülüşün besliyor beni tohumdum filizleniyorum bir koca ağaca döneceğim biliyorum. Dallarım seni taşıyacak yeşil yeşil köklerim seni saracak taa derinlere kadar. Hiçbir yıldız kaymayacak artık ay karanlığa dönüşmeyecek yağmurlar üşütmeyecek. 

Sana seni anlatmaya gücüm yetmiyor öyle güzelsin ki... 

Öyle güzel gülüyorsun ki... Bak senin gülüşüne özeniyor herkes mutluluk dağıtan bir yanın var senin. Sen gülerken benim içim içime sığmıyor çocuklaşıyorum. Sen gülerken mevsim bahar oluyo nasılda ısınıyor dünya. Sen gülerken ben bir sonraki gülüşün özlemini duyuyorum olacak şey mi bu? Sen gülerken gözlerin aşkı anlatıyor ah o zaman eriyorum. 

Gözlerin dedim de içim titredi. Bazen çocuk olan bazen baştan çıkaran o bakışlarına alev dudakların eşlik ediyor.Sevdan beni benden aldıkça yoldan çıkıyorum. 

Gönüllüyüm korkma. Nereye istersen gelirim seninle hangi iklimi seçersen orada olurum. Deniz kızı ol çağır beni denize sonsuza kadar kalırım orda seninle Sensiz zamanlarm vardı ya benim bir daha olmayacak... 

Söz verdim kendime bu hayat sensiz yaşanmayacak. Yazılar şiirler sana yazılacak şarkılar sana söylencek kadehler sana kalkacak. Senin olmadığın yerde bu yürek bir an bile kalmayacak. Bak herkese aşkı arıyor görüyor musun? Biz bulduk şanslıyız. Ya hiç görmeseydim seni ya hiç tanımasaydım? 

Şimdi yine uyanmak istediğim uykularda olmaması gereken sabahlarda bin parçaya bölünmüş umutlarda ve hep yalnızlıkta olacaktım. Seni sevmeseydim kendimide sevmeyecektim. Bana yeniden sevdirdin kendimi yeniden barıştım yüreğimle. 

Yaraları kapadım dindi kanayan acılarım... 

Bir tek sensizlikten korkuyorum.Korkmak da neymiş ödüm kopuyor. 

Mutluluğa çabuk alışıyor insan. 

Ben senin verdiğin mutluluktan senden aşkından ayrı kalmak istemiyorum. 

Ah yar! seni anlatabileceğimden çok daha fazla seviyorum... "

10 yorum:

  1. Mehmet coşkundeniz furyası vardı evet :D
    Ama sizinki daha eğlenceliymiş bu arada çıkan sayfaya hitaben siktir git sevme desem noluuur :D :D
    öperim kocaman :*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok eğlenceliydi çok masumdu :)
      Öylee dersen nolurr nolurrr ? En fazla için soğur yavrum :) Oda güzel olur yani :) Bende öperim ozaman bol bol :)

      Sil
  2. asd (:
    Adam aşk doktoru sayışdı nan! ve ne çok hastası varmış demiii!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi o zaman çocuk sayılırdık ondan yani o hastalık durumu :) Geçti sonra :) Ama hatrı sayılır hastası hala mevcut :)

      Sil
  3. çok güzel yazmış adam, biz radyoda çalan şarkı için yapardık bunu sıradaki şarkı bana gelsin sana gelsin hesabı..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bi zaman sonra onuda yaptik :) Evre evre :) Bu yazisi cok hos gercekten iyi denk gelmis :)

      Sil
  4. Ne kadar akıcı anlatmıssınız:) İzlemedeyım bana da beklerım http://meralgumus.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
  5. Anlatımın ne güzel iyi ki buldum blogunu ^^

    YanıtlaSil

Yorumlarınız için teşekkür ederim. Sevgiyle kalın.. ^_^