27 Mayıs 2014 Salı

Faredir Fare..

           Bulunduğum ilçe İstanbul'un diğer semtlerine göre daha dengesiz. Bir sabah kalkıyorsun hava günlük güneşlik. Bir sabah bakıyorsun hava kapalı fırtına kopuyor dışarıda. Üstelik bu mevsimde..
  " Yok arkadaş buraya yaz uğramıyor.." diye söylenmeye başladı bile annem :) Taşınalı 2 ay oldu. Burada ilk yazımız olacak. Aslında diğer semtte göre burası cennet sayılır. Ne bir insan kalabalığı ne bir insan pisliği (küfür, hır , gür ) var. Tam çocuk yetiştirilebilecek bir ortam. Toprakla da haşır  neşir oluyor tabi burda cadım. Velhasıl bu havaların dengesizliği en çok beni etkiliyor sanırım. Zira pek kimse etkilenmiş gözükmüyor.

         Bizde hep bu havaların dengesizliğinin ceremesini çekiyoruz dedim Adam'a. Hep onun yüzünden hırçınlaşıp sana sarıyorum.. Ama yutmadı :) . Özlemek hırçınlaştırıyor beni. Adam da farkında o yüzden ses edemiyor çirkefleşmeme :)


      " Bu kadar huysuzlaşma hatun!! Bende özledim.. Burnundan mı getireyim bende!" desede elimden gelen hiç bir şey yok.. Hiç bir şey. Benim yaradılışım böyle. Vahşi seviyorum. Uysallaştırılamıyorum :)
Az yada çok .Yada ortası yok bende. Hep aşırı. Paralel ilerliyor hepsi. Sevgi ile kıskançlık. Özlem ile cadılık. Ne yapayım. İnsan karakterini nasıl değiştirebilir ki ? 


                           Dün  yine hava basıktı. Ve biz yine kavga ettik. 
 "-Öyle havadan sudan sebepleri ayyuka çıkartmayı nasıl beceriyorsun hatun." 
"+ Adam !! Bakış açılarımız farklı. Sana basit görünen ufak bir şey kafamda derinleşip altından        bir ton sorun çıkartıyor."
 "- Derinleşmesin küçük hanım. Sevgim baki.."
"+ Hep havalardan bu durum Adam .."
"- Faredir fare.."



10 Mayıs 2014 Cumartesi

Anne Olmak..

          Çok küçük yaşta anne oldum ben. Çok zorluklarla  da büyütüyorum şimdi ise. Maddi olarak değil de manevi zorluklar bunlar.
            Cadı'mın yüreğinde bir uçurum var. Ben ne kadar çabalasam da benim dolduramayacağım bir boşluk var. Küçücük kalbinde milyon tane hüzün var. Ve bunları anlatabilecek kelimeleri yok cebinde. Hırçınlığı var. isyanları var sadece.

       Anneler günü bu hırçınlıkları biraz unutturdu ikimize de :) .  Çünkü ilk bilinçli Anneler günümüz olacak bu. O kadar heyecanlıydılar ki , pazarı bekleyemedi iki koca bebek hediyelerini vermek için. O anki heyecanı görülecek en muazzam şeydi. 

                               - Anneemmm kapa gözleriniiii.... Baaaakkkk ne aldım sanaaaaaaa




Kutulara hastayım. Müptelayım hatta :) küçük cadım da  bunu bildiğinden . 


-"İçi bana, dışı sanaa anneejiimmm"
Çığlığı , heyecanı , mutluluğu pahabiçilemezdi..


İkinci hediyem de sevdiceğimden geldi :) Buda ikinci ve ilk Anneler günü hediyem oldu :)



Sahte takılara alerjim var. Sadece altın ve gümüş taka biliyorum. Ve altında hiç bana göre biişi değil :) 
Sarı sarı sevemedim ben onu :)
Gümüş ise favorimdir . Beni o kadar iyi tanımışlar ki hedefi 12'den vurmuşlar :) Hayatımın odak noktaları olan iki insan bu gün beni dünyanın en mutlu annesi ve Sevdiği yaptı.. 
Hediye almasalar mutlu olmayacak mıydın? Deseniz buna da yanıtım var .
 Beni mutlu eden şey aldıkları hediyeler değil. Beni ne kadar iyi tanıdıkları.
Ne kadar iyi bildikleridir. Benim için bir şeyler yaparken ki heyecanları. Çabaları. O haylazlıklarıdır.
Yoksa aldıkları şeyler sadece birer semboldür.
 Sevilmek , Birinin içinde ki tutku olabilmek en güzel mutluluktur.

Hayat sevdiklerimizle güzel..

 Hayat Anne olunca anlamlı..

Çokça sevilmeniz dileğiyle :)
                                                    

8 Mayıs 2014 Perşembe

Özledim ki..



        


                                      Nefes aldığın şehir ne kadar şanslı kim bilir..
                                                     Sesini gökyüzü sanan Kuş'lar bile vardır..



6 Mayıs 2014 Salı

Evet Evet Öyle Olmuş..

- Dizlerini istiyorum başımı yaslamak için. dudaklarını istiyorum bir yudum can için. bakışların lazım bana ruhuma şifa için ,seni istiyorum ey sevgili yoluma yoldaş için..

+ beni benden değil yar dediğimden iste tamamen son zerreme kadar sevdiğime aitim..

- aşkın beni şair yaptı sürekli bir şeyler yazmak istiyorum sana. kelimeler hafif kalsa da senin yanında senle baslayıp senle başlıyor hecelerim

+ gül kokulu şairem benim , bütün hecelerinde olayım hep..

- bizdeki aşk yeri göğü kıskandırsın aşkım. bakışın bakısıma değdiğinde yüreğimin kıpırtısı gibi titretsin benlikleri.. Aşka yakışanım , gönül eşim , sahibi . varlığından öte yoktur hiç bir sevincimm...


- "Ve bilesin üstüne aşkı giydirdiğim bu yüreğe ben söz verdim. Hiçbir harfi, sensiz bir cümleye kurban etmedim..."



        Fazla mı romantikleşmişiz anlamadım :) Sonradan msjları okuma alışkanlığı edinmişim. Nereden edindiysem. Saklama huyum da var kahretsin :). Eski kavga msjlarını okuyup , sinirlenip yine kavga çıkartabilen bir kapasitem de var üstelik. Bu adam hala bana katlanıyor diye şükretmem de lazım biliyorum .


           Tamam artık bitti. Daha barışmayız dediğim her kavga da en fazla 3 gün dayanabildiğimizi fark ettim.
Her şeyin olduğu gibi ; Aşkında acı halleri güzel benim için. O yüzden sanırım hiç bir şeyi atamıyorum, silemiyorum. Bana aldığı Çikolata kağıdından, çiklet jelatinine kadar da saklıyorum. Çöpçü olacaksın yakında dese de Anne hatun , huylu huyundan vazgeçemiyor.


           Bunlarla mı değerli yani aşk ? Da diyor çevremde ki bilge kişicikler ! Herkesin , her şeye anlam, değer, sevgi verişi farklıdır bence deyip sıyrılıyorum işin içinden. Ben baktıkça hatırlamayı sevenlerdenim belki arkadaşım hıh. Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır di mi ama :)


       Konuşurken de cümlelerin arasına atasözleri sıkıştırmaya bayılıyorum. Yada Eski Türkçeyle bi  kaç kelime serpiştirmeye. ( Bunu neden belirtme gereği duyduğumu da bilmiyorum ayrıca :) )


      En önemli şey aslında kalbe saklanabilmek.Birinin kalbinde saklı kalabilmek.


Değersiz gözüken yığın eşyanın arasında mutluluk sarhoşu olabilmeniz dileğiyle :)



















5 Mayıs 2014 Pazartesi

Minicik'im..

       Anne olmuş bir kadına sormuş olsalar ki "En mutlu olduğunuz gün ne zamandı ?" diye. Alınacak cevap standarttır sanırım. Her mutlu gün hatırası Çocuktur bence. "Çocuğumu kucağıma aldığım o andı". Yada "Hamile oldugumu öğrendiğim andı." diyecektir bütün anneler. Çünkü anne olmak bir devrin kapanıp , yeni bir devrin açılması gibi ; hamken pişmek gibi birşey. 
      

     Hani her annenin ağzına dolanmış cümleler vardır ya. 
- Sende evlat sahibi ol o zaman anlarsın beni.
-Sizi de göreceğiz çocuğunuz olduğunda.

    Ne haklıymışsın be anne! Anne olmadan öncesi ve sonrası diye isimlendirilen evreler :) .
Ne kadar da zormuş meğer anne olmak.Hele ki aynı anda babada olabilmek kızına.
   
      - Ben asla böyle yapmayacağım çocuklarıma..!!
      +Anne ol da görelim küçük hanım...


      Geleceğimi görüyordun sen hatun! Mevzu bahis kendi evladın olunca tölerans tanıma imkanın resmen SIFIR. Ve yine mevzu çocuğunun terbiyesi ise merhamet yoksunu , kararlı , tutarlı , sert suratlı olunuyormuş. Öğrendim ben anne evlat başka bir şeymiş.


    Çocuğunu uyurken izlemek diye de bir şey var ki Bilmem kaç ödül almış, gişelere oynamış filmler yanında halt yemiş. 

      Güldüğünde gamzesi çıkan bir kızınız varsa hele bi de. Ah Allah'ım. Kokusu cennetlim. Gülüşü cennetim.
Minicik elleriyle tüm yükümü hafifletenim.


         Velhasıl Anne olunca anlarsınız...  :) 




2 Mayıs 2014 Cuma

Ruh'um Cehhenem Yeri..

     Anlayamıyorsun. Bilemiyorsun da başına neler gelecek. Neler neler yaşayacaksın bilemiyorsun. 
Bazen hayat öyle ağır gelir ki kaldıramayıp düşeceksin sanırsın. Bazen de oturup haline şükredersin. Öyle tuhaf , garip , tiskinç şeyler görürsün ve binlece kez hamd edersin.


       İçinde kopan fırtınaları annen bile anlamaz bazı zamanlar. İşte o zamanlarda felaketin olur gecen zaman. 

Şiddetli yağmurlar da kalmış , sığınacak yeri , tutunacak bir dalı olmayan bir evsiz gibi yalnız , garip kalırsın içinde. Cebelleşirsin kendinle. Ama sadece kafan da bitebilir bazı olaylar. Sadece susman ve içinde sukütle sabretmen lazım. 


        El mahkum diye bir terim var ya! İşte o an ona lanetler saydırırsın.  Sus ve kendinle yaşa hüznünü.

                      Sus..


 Sus ve sabret. Gelip geçecek. Bitip gidecek. İçinde kopan fırtınayı seni Yaradan görecek. Ve kopacak ruhundan yangınlar. Bir Bir arınacak kalbinden acılar. 


                 Sadece sus...